5 Eylül 2007 Çarşamba

İtirazım var takvimlere



Bir gün daha takvimlerden geçti gitti.Saat 24:00 olduğu an tüm tarih göstergeleri değişiyor.Takvimler yeni günde olduğumuzu söylese de ben bugünün gecesini yaşıyorum hala.Yeni gün sabahın ilk ışıklarıyla başlar benim için.Ben bu yazıyı da bugünün gecesi yazıyorum ama biliyorum otomatik olarak bilgisayar tarihi 05 Eylül atacak ve siz yanılacaksınız , ''Bugün yazmış bu kız, bak dün yoktu bu post'' diyeceksiniz oysa benim gönderim benim için yarın dünün gönderisi olacak.
Günlük yazdığım dönemlerde de hep çelişirdim ben takvimlerle.Gün bitsin yatmadan önce yazarım herşeyi diye düşünürdüm ve yazacaklarım bitip tarih atmaya kalınca iş kızardım 24:00 kuralını koyanlara.Yok yani ben 04 Eylül derim bugünkü günlüğüme de ama kendimi yalancı gibi hissediyorum böyle anlarda.
Takvimlerden günleri sıyırıp atmak kolaydır, ya bir çizik atarız üstüne geçen günün ya da o güne ait sayfayı koparıp atarız.Takvimimizde yaşanan günden iz yoktur artık. 24:00 sonrası en doğal hakkımızdır takvimdeki dünü çizip atmak ve dönüp bakmamak geriye.
Takvim kolaylığında olsa keşke benim için de dünü, dünleri silip atmak hayatımdan.Yaşananların üstünden geçen zaman takvimlerimde çizilmeyen gün bırakmadı ama kalp sızını hiçbir kopan sayfa götürmedi beraberinde.Günler ömürlerini tamamlayıp gittiler ama varlıklarında yaşadıklarımızın yükünü bize bıraktılar hep.
Sevdiğimizi yitirdiğimiz gün geride kaldı ama o günün acısı tazecik içimizde (anneanne seni gene çok özledim ben), kalbimizi binlerce parçaya ayıran ağır sözlerin söylendiği gün geçti gitti ama kalp sızısı hala  her yeni takvim yaprağında eşlik ediyor bize(hafifletmedin ya yüreğimi, onda olanları ben O'na şimdi yalnızca  hal dilim diye sunuyorum).Bir mezuniyet günü geçti gitti takvimlerden ama o günde gözümüzden film şeridi gibi geçen tüm üniversite hayatının anıları kaldı yüreğimizde (binlerce duyguyu beraber yaşadığımız dostlarımı ve Pelin'i özledim ben).Pembedenizdeki son yazıdan sonra da çok günler geldi geçti ama veda günün burukluğu hala bende...
Daha çok günler geçti gitti ama yaşananlar hep içimizde kaldı...

NOT;Doktorun azarından sonra ilaçlarımı aldım, iki saat önce de kullanmaya başladım.Takvime bakıyorum yeni bir güne başlamışız bu durumda dün aldığım ilaç hala bir işe yaramamış.Benim gecem sizin yeni gününüz :).Yeni gün hepimize yüreğimizde ağırlık yapmayacak güzellikler getirsin, sevgilerle.
NOT;İçimden geldi sayfaya tıklayıp da satırlarımda gezinenler , sizi seviyorum.

8 yorum:

şeyda dedi ki...

içten samimi bir yazı.Hepimiz zamn zamn yureğini yoklayan duygular.Ama insan herzamn yaşadıklarına özlem duyamıyor keşke duysa.keşke özlemle hatırlanacak KİŞİLER GELİP GEÇSE HAYATIMIZDAN NEMUTLU SANA ÖZLEYECEGIN INSANLAR OLMUŞ HAYTINDA.Sızısı hala yuregınde olan anlrın olmuş.Belkı bu yorum buyazının tamamını kapsamıyor ama bana hatırlattıkları bunlar.İnsan degıcek kişilere değicek zmanları harcamalı ve onlar bir gun haytımızdan gittikleri zman tıpkı senın gıbı almına için sızlamalı.Bunuda zman ogretıyor bıze ıyı kotu ınsanlar haytımızdan gelip geçiyor bazen acı bazan tatlı bıze ögrtıyorlar..İÇİM BURKULDUUU.

Adsız dedi ki...

her insanın hayatında tabiki değecek kişiler olmuştur amaa
bu yazılar değer sandığının değmediğini anladığın için yazılır ve bu vesile ile asıl değer verilmesi gerekenler hatırlanır.

zaman geçmeden elimizdekilerin kıymetini farkedelim lütfen.

iDeA dedi ki...

Şeydanın dediği gibi geçmişte bir sevdiğinin olması çok iyi.Ama onu günümüze taşımak daha iyi ve her bügünümüz bizim yarınımızı ve aynı zamanda da geçmişimizi belirler.O dengeyi oyle bir kurmak gerekir ki sistem kusursuz çalişsın.Yoksa Eflatunun dediği gibi insan geçmişiyle meşgul olurken bugününü yaşayamaz ve dolyaısıylada yarınını yaşayamaz.yani dün,bugun ve yarın. birbirine zincir gibi bağlıdır,enzayıf halkası ise bugündür...Zinciri bozmamak umuduyla...

almina dedi ki...

şeyda;
Aslında yazıyı yazarken acıların hattırlattıklarını yazdım daha cok.Ama elbette ki geçen günler bize özlemle andığımız anıları da bırakıyor zaman zaman.
Şunu anladım ben değecek insan kavramı olmamalı hayatımızda.Beklentisiz yaparsak yaptıklarımızı daha az inciniriz.Beşer şaşar bir varlıktır.İçin burkulmasın sakın...

almina dedi ki...

ebru;
Evet yaşanan olumsuzluklar güzel hayat dersleri olabiliyor bazen.
Hep kaybedince anlıyoruz bişeylerin değerini.Ama öyleleri de var ki ne kaybetmek ne yitirmek bir sızı oluşturuyor içlerinde.

almina dedi ki...

murat;
Dünün tasası yarın telaşıyla haksızlık ediyoruz bugüne.Ve bugün hep dün ve yarın arasında heba oluyor.Demek istediğini anlıyorum ama geçmişin izi de kolay silinemiyor işte...

Adsız dedi ki...

dün de yoktur bugünde insanların yaşadıkları vardır herzaman dünün değil hayatın hesabını verecegiz ötelerde o zaman ne düne ne bu güne ne yarına baglı yaşayamayız hayatımızı bir bütün olarak yaşamalıyız o halde.dün sadece piçmanlıklar için olmalıdır
bu gün ve yarın o piçmanlıkları telafi için....

almina dedi ki...

Çıkarmamız gerken dersi özetle yazmışsın geçen günlerden.İnşallah yaşantımıza uyarlayabiliriz.