24 Kasım 2007 Cumartesi

İŞTE BUDUR YAŞAMAK :)


Öğretmen olmak, kendimi bildiğimden beri en çok hayalini kurduğum ve durmadan Sen'den gerçek kılmanı diledğim tek hayalimdi.Sebeplerin sükut etiği bir dönem oldu lise yıllarım.Ne öss hazırlık kitabı ne dersane mümkün olabildi benim için.Yürekleri engin hocalarım, hayalini o zaman kurduğum öğrencilerimin heyecanı, gayretim ve Sen'den isteyebilmekti sadece elimde olanlar.
Eğitim fakültesini kazandığımı öğrendiğim andaki heyecanım yüreğimde kıpırtıya sebeptir hala.Fakülteden mezun olduğum günün coşkusu hala yüreğimde tazecik, minik bir adım kaldığını biliyordum artık hayalini kurduğum öğrencilerime.
Gün geldi heyecan ve meraklı gözlerle bana bakan öğrencilerin arasında buldum kendimi.Mesuliyetimin farkındaydım, her yüreğe dokunabilmeliydim.İtiraf etmeliyim hakkını verememekten çok korktum bunun.Ama kendimce en güzel olanı yapmaya çabaladım.
Yıllar geçti çok yürekler geldi karşıma.Her biri ayrı bir dünya, her biri ayrı bir değer.Kalp kapılarımı sonuna kadar açık tutmaya çabaladım.Onların kalp kapılarını çaldım, sızmak istedim içeriye.Her kalbe güzel ahlak ve muhabbet tohumları ekmek istedim.Bana direnen öğrencilerim oldu, gün oldu yanlış meslek mi seçtim diye sorguladım kendimi.Pes etmenin kıyılarında dolaştım gecelerce.Okul çıkışı evin kapısını açar açmaz sesimi kısma gereği duymadan ağladığım günler oldu.
Gün oldu küçük bir kağıda yazılmış öğrenci notları sildi tüm sisleri, yanağıma kondurulan bir öpücük güneşi gökyüzüne geri getirdi.Umut tohumları ekti yüreğime kapıma bırakılan çiçekler en umutsuz anımda. Sen, yol almama izin verdin hep.
Binlerce duygu yaşattın bana, hüzünün doruklarında da coşku ve mutluluğun zirvelerinde de dolandım öğrencilerimle.
Coşkuların en büyüğünü yaşadım bu yıl.Öğrencilerimin kalplerine dokunmama izin verdiğin için(ki ben hiç bir şey yapamaışım dedim yıllarca) tüm zerrelerimle teşekkür ederim sana.Bu yıl verdiğin armağanla biliyorum ki kalbe atılan hiç bir dokunuş değildir boşa.Ve tüm varlığımla inanıyorum ''Sen tohum at, o vakti geldiğinde neşv-ü nema bulacaktır'' sözüne.
İlk yılki öğrencilerimin yüreklerine dokunamadığımı düşündüm hep, hiç ulaşan olmamıştı bana.Yıllar sonra aldığım mailler ışık oldu , pes etmemek için nedenim oldu.Şimdi biliyorum dokunulan her yürekten haberdar olmak zorunda değilmişim meğer ben.Benim işim sadece dokunmaktan ibaret olmalıymış:)


SELÇUK'tan
Hocam, sizi unutmak mümkün değil inan ki. Geriye dönüp baktığımda hatırladığım ender hocalardan birisiniz. Benim üzerimde çok büyük hakkiniz var. Çok şey öğrendim sizden. "Herkesin hayatını değiştiren bir öğretmeni mutlaka vardır" sözü doğru aslında.. :)Bizim sınıfla ilgili "keşke" dedikleriniz nelermiş merak etmedim değil doğrusu.. Siz bizim için çok fazla şey yaptınız zaten.. :)Bizimkilerin neler yaptığını kısaca söyliyeyim size isterseniz.. Selen şimdi öğretmen oldu. Siirt'te. Öğretmenlik çok zor meslekmiş Selen'e göre. Depresyona girmek üzereymiş :)Esra Sivas'ta ingiliz dili ve edebiyatı okuyor. Son senesi. O da okuldan bıkmış durumda.Ferit Çukurova üniversitesi ingilizce öğretmenliğini bitirdi. Bu sene atanamadı. İkinci atamalardan umutlu galiba.Halil Yüzüncü yıl Üniversitesi İngiliz dili ve edebiyatını bitirdi. Şu anda çalışmıyor galiba. Yoğun bir şekilde ingilizce çalışıyor. Çok değişik kaynaklar aldığını biliyorum. Hala değişmedi yani :)Melek evlendi. Elif de nişanlandı ve geçenlerde düğünü yapıldı.İrfan hala üniversite sınavlarına hazırlanıyor. Yazları da turistik yerlere gidip çalışıyor.Necat'tan hiç haberim yok :(

Merhaba hocam..Keşkelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim. Gerçekten merak ediyordum. Biz kaynaklı "keşke"ler değildir diye ümit ediyordum. ama galiba tamamen biz kaynaklı.. evet, lise 3'te sadece dilbilim dersine girdiniz. Belki biz umursamıyor görünüyorduk. Yani dersimize girip girmediğiniz konusunda ama aslında Sevcan hoca neden bizim derse girmedi ki? Bezdirdik galiba onu falan diye yorumlar yapıyorduk. Yani aslında sizin derslerimize girmenizi istiyorduk. istemeyenler yok muydu, evet vardı elbette. ama onlar da hani "aman kimse bizi sıkmasın da bitsin okul" diyen arkadaşlardı. Fakat biz dilbilim dersinde de yeterince şey öğrendik sizden açıkçası.. Üniversitede bile, derslerde kelimelerin türkçeye nasıl geçtikleri ile ilgili şeylerde - Ödünçleme vs. - hep sizin bilgiler gelirdi aklıma. :)90 net yapmamız gerektiği konusunda da bizi uyarmasaydınız açıkçası bizim aklımız yerine gelmezdi. Özellikle kendi adıma konuşuyorum, bena bir şey dank etmediği sürece bir şeylere başlamam. Siz en az 90 net falan diyince size hak vermiş ve ondan sonra çalışmaya daha çok ağırlık vermiştim. Zaten kaynak sıkıntımız vardı, ben de hep Selen'den veya Esra'dan kaynak alıp çalışıyordum. Kendime ait pek bir kaynağım yoktu. neredeyse hiç..Orijinal olarak getirdiğiniz romanlardan da bana Charles Dickens'ın "Great Expectations" adlı kitabını vermiştiniz. Hiç unutmuyorum... Okumuştum, başta zorlanmıştım ama sonradan farkında bile olmadan bitirmişim, sevmiştim de... Kelimelere takılmadan da kitabın anlaşılabileceğini anlamıştım. :)Ancak ödevler konusunda haklı olabilirsiniz. Çoğu zaman yapmıyorduk ama bu hani size olan bir tepki değildi hocam, olması da mümkün değil zaten. Öğrenciler ödev yapmaktan zaten kaçınırlar. Zor gelir ödev yapmak. Yani biz sizden ödev konusunda tepki gördüğümüzde biz de üzülüyorduk. Sizin bizden daha çok üzüldüğünüzü de biliyorduk, bizim kazanmamızı bizden daha çok istediğinizi de biliyorduk. İnanın bunların hepsini hissediyorduk. Ve sizi hayal kırıklığına uğratmak koyuyordu bize. Her ne kadar belli etmesek de aslında "Sevcan hoca haklı aslında abi, hiç onun huyuna gitmiyoruz" falan diyorduk. Ama bunun altında yatan neden bence ne sizinle ne de bizimle alakalı. Şöyle ki, eğitim sistemimiz nedeniyle hep öğretmen odaklı işledik biz dersleri. Ama siz farklıydınız. Öğrencilerle interaktif bir şeyler yapmaya çalışıyordunuz. Odağa bizi almaya çalışıyordunuz. Bize yabancı bir şeydi bu. Alışık değildik ve bizden beklenilen tepkiyi gösteremedik. Yani aslında eğitim sistemine olan bir tepkiydi yaptıklarımız, size değildi. 9 sene boyunca hep öğretmen odaklı eğitim alınca bir anda odağa alınmaya çalışılmamız bizi sudan çıkmış balığa döndürdü belki de.. Belki daha önceden sizin gibi birkaç hocamız daha olsaydı böyle tuhaf tepkiler vermezdik.. :/Ramazan ayında okulda iftar olayını unutmamışsınız.. :(Ben de unutmadım. Kimse unutmamıştır herhalde. Ben hala arkaplanda neler yaşandığını bilmiyorum ama birileri Sevcan hoca gelmeyecekmiş dedi. "Nasıl yani gelmeyecek" dediğimizi hatırlıyorum. Çok şaşırmıştık. birkaç arkadaş sizi ikna etmeye çalıştı galiba ama yanılmıyorsam aramızdan birileriyle aranızda birşeyler yaşandığı için gelmek istememiştiniz. Ama çorbanızı göndermiştiniz. Biz de ne yapacağımızı bilemediğimizden geri dönmüştük. Domates çorbasıyla üstelik.. :/buruk bir iftar olmuştu. ama hala neden gelmediğinizi bilmiyorum ben. Hiç konuşulmadı galiba.. :(Ama domates çorbanızı çok beğenmiştik hocam. Herkes bayılmıştı. Tekrar tekrar elinize sağlık hocam. ilk defa o zaman domates çorbası içmiştim ve çok beğenmiştim. :) Kendinizi ifade edebildiniz siz hocam.. Biz anlayamadık. Fark edemedik. Şimdi aklımızda (en azından benim) en çok yer tutan öğretmen olmanız aslında kendinizi ne kadar iyi ifade edbildiğinizi gösteriyor hocam. Tek sorun, bizim bunun farkına çok geç varmış olmamız.. :/Mezun olduktan sonra size ulaşmaya çalıştık. Kızlarla telefon numranızı alışveriş ettiğimizi hatırlıyorum. Telefon numaranızın değiştiğini ve size ulaşamadığımızı hatırlıyorum. Yeni numarası var mıdır birilerinde diye birilerinin birilerine sorular yönelttiğini hatırlıyorum. Hepsi olmasa da bazı öğretmenler gününde attığım mesajların iletilmediğini hatırlıyorum.. :/Bizim içimizde çok büyük bir yer edindiz hocam siz. Kendinize haksızlık etmeyin.. Ve her zaman iyi ki sizin gibi bir öğretmenim oldu diyorum.. :)Mesela ben formasyon da aldım. Bize öğretilenler hep öğrenci odaklı yaklaşımlar mesela. Ve her seferinde siz aklıma geldiniz. Formasyondan sınav yapılırken, yazmam gereken aktivitelerde kaç defa geriye dönüp sizin bize yaptırdığınız aktiviteleri hatırladığımı ve sınav kağıdına aynısını yazdığımı hatırlıyorum.. (ve her dersimden geçtim. hiç sekmedi. hiç alttan dersim olmadı)Bizim üstümüzde çok büyük bir etki yarattınız hocam. İçimizde çok iyi bir yer edindiniz. Bize çok şey öğrettiniz hocam siz. Kendinize haksızlık etmeyin.. Ve bizi mazur görün. Biz size layık öğrenciler olamadık.. Umarım bundan sonraki öğrencileriniz size layık olmayı başarırılar...
Ve öğretmen olan bir öğrencimden aldığım maili de paylaşmak istiyorum biliyorum uzun oldu bu post ama bugün bizim günümüz hoş görün lütfen :)

SELEN'den

Merhaba,
bugün okulda konferans salonunda öğrencilerimizin bizim için düzenlediği sürpriz öğretmenler günü partisindeydim.Bir taraftan yemek yiyordum bir taraftan sundukları oyunu izliyodum.(Öğrencilerin bu jesti beni sevindirdi aslında).Tam bu esnada elinde bir kargo poşeti ile bana seslenen bir adam çıkageldi.İlk başta okulun adresine birşey gelmez bi yanlışlık mı var die düşündüm.Sonra Avcılar'dan geldi bu deyince görevli aklıma siz geldiniz tabi ki.Hocam o kadar heyecanlandım ki ...Hemen paketi açtım bir gül çıktı.Ardından bir paket.Ama bu değildi aradığım Benim bildiğim Sevcan hocam muhakkak bişiyler yazar bana bir küçük kart ya da bir mektup.En sonda çıkarabildim mektubu(heyecandan elim ayağım birbirine dolandığı için:) ) Hocam yine güzel bir sürpriz yaptınız.Yine çok duygulandırdınız biraz da utandırdınız.O an ki mutluluğumu duygularımı ifade edemem hocam.Açtım hemen mektubu okumaya başladım.Öğretmen arkadaşlarım kimden diye sorduklarında öğretmenimden deyince şaşırdılar,hatta mektubu okudular biraz.Böyle öğretmenler de var demek diyenler oldu.Bize kimse böle bir şey yapmadı dediler.Daha fazla tutamadım kendimi ağladım.Hocam bugüne kadar bir sürü öğretmen tanıdım ama birbirlerinden çok da farklı değillerdi evet iyileri de vardı kendilerinden bişey öğrendiklerimde vardı ama geçip gittiler.Beni bu kadar etkileyen hayatımda iz bırakan hatta hayatıma yön veren siz oldunuz hocam.İnanın bunu abartmıyorum ve laf olsun die söylemiyorum.Mektupta hazırlık sınıfının 1. sınıfa benzediğini söylüyosunuz ya gerçekten çok haklısınız hocam.Hazırlık sınıfı benim ingilizceyle tanıştığım zamandı ve lise başlangıcıydı.O güne kadar dersler hep aynı yöntemlerle işlenirdi ama hazırlık sınıfı benim için bambaşkaydı.Yeni ve farklı olan herşeyi sizinle gördüm ben .Gülüceksiniz belki ama bize bazen müzik dinletirdiniz ya hocam ya da şarkı sölerdiniz ya bana okadar farklı gelirdi ki.Film izlemeye inerdik kelime yakalamaya çalışırdık.İnatla anlamaya çalışırdım.Dil laboratuvarında ing .konuşmak için toplanırdık.Aslında yaptıklarımdan zevk alıyordum.Hocam sizin yaklaşımınız da çok farklıydı.Klasik bir öğretmen öğrenci ilişkisi değildi bizimkisi.Siz bizimle arkadaş olmaya çalışıyordunuz.Hatırlıyorum bir kış günü ben, Ayşe, Selma, Yazgül yağmura yakalnmıştık okula gelirken koşturmuştuk ama derse gecikmiştik. Kızmadınız gelip bizim ellerimizi tutup ısıtmaya çalıştınız(hocam her defasında beni şaşırtmayı başarıyosunuz).İşte benim ingilizceyi sevmemin ve ingilizce öğretmeni olmaık istememin sebebi buydu. Bu kararı da sayenizde verdim.İçtenlikle söylüyorum hayatımda iz bırakan ender insanlardan birisiniz .Şuan gözümün önüne getiriyorum sizi, gerçekten hazırlık sınıfını almak sıfırdan herşeye başlamak hiç kolay birşey değil hele de yeni başlayan bir öğretmen için.Ama siz bunu başardınız.hevesliydiniz ilgiliydiniz ve hiç vazgeçmediniz hocam bu yönünüzü de örnek alıyorum aslında.Umarım öğrenciniz olarak sizin gibi bir öğretmen olmayı başarabilirim.Sevgilerimle....

Hazırlık sınıfında ingilizce meslekleri öğrettiğimde bir öğrencimle aramızda şu diyalog geçmişti;
(Sınıfta türkçe konuşmak yasak ama ben türkçesini yazıyorum konuşmalrın size)
Sevcan;Fatih gelecekte ne olmak istiyorsun?
Fatih;Pilot
Sevcan:Neden?
Fatih; Gelip bom bom.
Sevcan; Nasıl yani?
(Fatih yasakları deler ve cevap verir)
Fatih;Hocam, gelip okulun üstünden size bomba atacağım.
Bir tebessümle karşılık vermiştim ona o zaman, biliyordum yüreğinin derinlikleri güzeldi.Yıllar geçti bomba atan olmadı üstüme ama bomba tesirinde kelimeler ulaştı ondan bana.Kalbimde yüzlerce sevgi ve umut dolu zerre oluşturdu onlar.

FATİH'ten
Sıradan öğretmenler bence sadece okul öğrencileri tarafından hatırlanır.Sizin gibi bir anne, abla ve yeri geldiğinde arkadaş olan öğrencilerini şevkatle kucaklayan, karşılıksız seven bir insan eminim ki ömür boyu sevilecek, sohbetlerde anımsanan tek öğretmen olacak.Eğer ki bunun kelime karşılığı olsaydı AŞK olurdu sizi tarif eden tek şey.Öğretmenler gününüz kutlu olsun hocam.
Saygılarımla.

CANLARIM BENİM,
Vazgeçilmezlerimdensiniz siz benim.Hayatım varlığınızla daha anlamlı, daha onurlu, daha coşkulu.O sizi yüzü aydın, gönlü sevgi dolu olanlardan eylesin.İyi ki varsınız .
SİZİ SEVİYORUM.

3 Kasım 2007 Cumartesi

HAFİFLET YÜREĞİMİ(Zİ)

Bir aşkta zafer kazanan taraf var mıdır?Yürek acının ağırlığı altında ezilerek var olmaya çalıştıysa bunca zaman, kazanan olmak neye yarar?

Savaşların içinde güzel olanlar vardır, insanların hayata daha barışık devam etmesini sağlayan.Topla tüfekle yapılan savaşlardan değildir ama onlar.Kalptekilerin terk edip gitmek istemeleri karşısında tarafların tüm yürekliliklerini ortaya koyarak, yaşananları dile getirip her iki yüreği de azad etmeye çalışması için yapılan savaşları kast ediyorum ben.

Kıyasıya yapılması gerek bir mücadeledir bu hakkı verildiğinde her iki taraf galip ayrılır meydandan.Ve hayat iki yüreğe de daha yaşanılır olur, geriye dönüp bakmalarda dudaklarda eskiye dair bir tebessüm kalır. Bir tebessüm , büyük bir ödüldür o her iki galibe de.

Acıya mahkum edilenlerden olmak, yenik taraf olmaya mahkum edilmek hem de hiç savaş meydanına çıkmadan yaşanabilecek en hüzün dolu yıllara gebe bırakır insanı.Söyleyemedikleriniz durmadan hortlar içinizde, hangi sözcüğü nereye uzaklaştıracağınızı şaşırır kalırsınız.Uyku sizden uzaktır, hayal ve tebessüm en ulaşılmazlarınızdır artık.Zaferini ilan edenin yıkıcı sözleri, içinizde hiç bir şeyle söndürülemeyecek bir yangını başlatır.Divaneye dönersiniz, harp meydanına çıksanız nafile muhatabınız yoktur ortada.O yıkıp, yakıp hiç fark ettirmeden gidivermiştir kalleşçe.Ulaşacak ne gücünüz vardır artık ona, ne de aralık bir kapınız vardır onda.Yangınınızdır her an hüküm sürdüren sizde.Gözyaşları hükümsüzdür ya gönül yangınını söndürmede, akıtmak onları fayda getirmez yüreğinize.
Yüzüne tebbessüm kondurabilenler size göre en büyük mucizeyei gerçekleştirebilenlerdir çünkü siz o an tüm tebesssümlerden çok uzaktasınzıdır...
Zaman geçer O'na sığınırsınız bir kez daha tokat gibi çarpar yüzünüze en vefalı olanı fark etmek.Yüzünüzü O'na dönersiniz, sadece O'ndan istersiniz, iliklerinize kadar yangın söndürücünün ancak O olduğunu duyumsarsınız.Mahçupsunuzdur, vefasızlığınız boyun büktür size ama gene de bilirsiniz ki gidecek başka kapınız yoktur.O'dur tek dayanağınız.Ve elbette O'nun size cömertçe sunduğu dostlarınız yaralarınızı sarmada en büyük yardımcılarınızdır(İyi olup güzel işler yapmayı başardığım her andaki sevaplarım ne olur dostlarımın hanesine de yazılsın!).
...
Harp meydanından kaçana gelince hiç ummadığınız anda çıkarılır karşınıza.Zaferden iz yoktur artık onda.Yüzünüzün aydınlığı şaşırtır onu,
''Nasıl bu kadar iyi olabildin sen?''...
Dillendirirsiniz yaşadıkalrınızı, yangınınızı anlatırsınız, maruz kaldıklarınızı ;ama fark edersiniz ki karşınızdaki tüm duygularını bir tek duyguya değişmiştir.Tüm sözcükler ona çarpıp geri dönmeye mahkumdur artık.Ve o hayatın anlamını anlamaktan uzaktır .Hayret duygusunu yitirmiştir ve hayal uzaktır artık ona...
Karlar Kraliçesi masalını anlatırsınız duygularını geri vermek istersiniz ona ama o masalı anlamaktan bile uzaktır .Bir damla göz yaşı canlandırmıştı masalda yitirilen tüm duyguları ama o masalı imgesel anlatım olarak algılayabilecek kabiliyete mahkumdur sadece...
Uzaklaşır gidersiniz gördüklerinizin sizde oluşturduğu dehşetle. O günlerden kalma bir sızı kaplar benliğinizi.Anlarsınız ki acıtmak sizin için zafer değildir, karşı taraftan farklıdır çünkü yüreğiniz...
Aydınlat yüreğimi(zi), baş edebilme gücü ver yaşadıkalrım(ız)la ve geçmişin tek bir izi kalmasın üzerim(iz)de.