28 Şubat 2008 Perşembe

YARe


Derinliklerimizde özenle sakladığımız yaralarımız vardır.Varlığını çoğu kez görmezden geldiğimiz, iyileşti deyip aksini kabul etmek istemediğimiz yaralı yanlarımız vardır.Kendimizde belki de en çok özen gösterdiğimiz yanlarımızdır onlar.Onları her türlü etkiden uzak tutmak için elimizden geleni yaparız.Hafızamızın belli bölümlerini nadasa bırakırız, unutabilme yetisinden medet bekleriz.Geçen zaman iyileşme sürecimize geri dönülmez mesafeler aldırır sanırız.

An olur bir ses, bir nefes ,bir koku bizi yaralandığımız ilk ana götürür.Geçen zamanı yalanlar gibidir yaramızın sızısı.Hayatla bir an bağımız koptu sanırız, yer ayaklarımızın altından kayıverir.Hüküm süren sadece ruhumuzdaki yangındır.Tazelenir tüm acılarımız, aynı girdabın içine girdik sanırız ve bunun korkusu nefesimizi keser bir an.

Yeniden düşünürüz yaşanan süreci, bir bir gelir gözümüzün önüne yaşananlar.Sözcükler hançer gibi sanki yeniden saplanır yüreğimize.Şaşırtır bizi aynı sözcüklerin tekrar tekrar yaralayabilme özellikleri.

Tüm bu karmaşa içerisinde bize ayan olan bir gerçek daha vardır,yara açanın değersizliğidir o.Ve biz tahtından bir kez daha indiririz onu.Bu tacın sonsuza dek ondan alınışıdır aynı zamanda.İadesi mümkün değildir ona önceden verilen hiçbir ünvanın.

Yüreğimizi hafifletir helal etmek ona hakkımızı yaşanan onca şeyden sonra.Yüreğimizin hafifliği kadar hafiftir bizde artık onun değeri.Bizde çalacak ne bir kapısı ne de kalbimize hitab edecek bir sözcüğü kalmıştır onun.

Yaralarımız en az özümüz kadar bizimdir.Biz onlarsız ,onlar bizssiz anlamsızdır, eksiktir.Onlar bizi büyütenlerdir, en kalıcı öğrenmeleri bize kazandıranlardır.Ve vardır her yaranın bir ilacı ;yüzünü O'na dönebilene...

Hayatınızda yüzünüzde tebessümler oluşturan dostlarınız varsa, yaşadıklarınız onların da yüreğinde titreşime neden oluyorsa yaralarınızı çarçabuk iyileştirmek için çook nedeniniz var demektir.

Dost zenginiyim ben :) ;milyonlarca kez teşekkür ediyorum SAN'A bana bu kadar cömert davrandığın için.Tüm dostlarımı ve SEN'İ çok seviyorum.

18 Şubat 2008 Pazartesi

Bu da benim çocukluğumdan :)



Bizi ışık hızı ile çocukluğumuza götüren sesler, görüntüler, kokular vardır.Hangi durumda olursak olalım onlarla buluşmamız çocukluk yıllarımızla da yeniden buluşmamız olur.
Yıllarca çocukluğuma dair sahip olabildiğim tek şey sadece hafızamda kalan anılar ve yüreğimde onların oluşturduğu buruk hüzün oldu.Ne okul arkadaşlarım ne de aynı mahallede oturduğumuz çocuklar biliyordu benim çocukluk kahramanlarımı.Menekşeli dondurmanın tadı da menekşe aromalı mor şekerler de herkese yabancıydı.Boşunaydı coşkuyla kır menekşesini ve yatmadan önce izlediğim çizgi filmlerdeki kahramanalrı anlatmam, dinleyen hiçbir arkadaşıma bulaşmıyordu benim heyecanım.Anlattıklarım onlara yabancıydı çünkü...
Bugün beni geçmişe götürüp yüzümde tebessüm oluşturan bir çocukluk kahramanımla karşılaştık.Çok özlemişim onu.Ve şimdi onu anlatmak için coşku dolu sözcüklerle yetinmek zorunda değilim sadece.İzleyin bakalım.Belki bir kıpırtı da sizin yüreğinizde oluşur.

Not;Seksenli yıllarda çok popüler olan bir Rus çizgi filmi.Şarkıdan satırlar:
''ben akordiyonumu çalıyorum,
yoldan geçenlerin gözü önünde
ne yazık ki doğum günleri yılda bir kere

arkadaşım sihirbaz uçup gelecek mavi helikopterde,
ve ücretsiz film gösterecek
doğum günümü tebrik edecek ve ihtimal ki
bana hediye olarak 500 eskimo(dondurma) bırakacak
ne yazık ki doğum günü yılda bir kere"
(youtube da çeviren frenzoece)

16 Şubat 2008 Cumartesi

Kültür dergisi ?

Nazan Bekiroğlu'nun kalple kelimelere dair yaptığı bir tespit vardır.Ona göre kalp sonzuz duyuşla yüklüdür ve kendini ifade için de sınırlı olan sözcüklere mahkumdur.
Kalpteki sızıları , onda kopan fırtınalrın şiddetini azaltan tek şeydir sözcükler.İçte yaşadıklarınızı dile getirirsiniz, bir yol açarsınız onlara akıp gitsinler diye ve hafifletirsiniz yüreğinizi.
Acınızı da neşenizi de daha taşınabilir kılarsınız sözcükleri kullanarak.
Sizin bir araya getirdiğiniz sözcükler en az parmak iziniz kadar sizindir.Mahreminizdir, özelinizdir.Yaşadıklarınızın tanığıdır onlar.
Sözcüklerinizden oluşan yazıalrınız da sizin özelinizdir.Onların neyi ifade ettiğini en iyi siz bilirsiniz.Kimsenin onalrı okuyuşu sizinki gibi değildir.Sadece siz bilirsiniz oradaki sözcüğün kalpteki hangi titreşimden geldiğini.Yazılarınız anılarınızın, sizi siz yapanların ta kendisidir.
Ve yoktur kimsenin hakkı onları sahiplenmeye...
İki gün önce bana ait bir yazıyı başka bir sitede gördüm.Ve inanamadım, kaynak belirtilmemiş hatta sayfanın sol kısmında son yazdıklarım kısmında aynı yazı başlığı var.Yazı olabildiğince kişisel hayallerle ilgili, gerçekleşmesi yıllar süren bir hayali anlatıyor.Benim için özel, anlamı da bende saklı.
Mail attım site sahibine.Aldığım yanıt :

Merhaba...

Bu kadar paniklemenize gerek yok.Her şeyden önce bu dergi seçici davranan bir dergi.Deneme çok güzel olduğu için alındı.Art niyet olsaydı isim yayınlanmazdı her şeyden önce.Bana gönderilen mailler arasında bu denemede vardı.Beğendinm ve alıp yayınladım.Amacımız kendisine edebiyat dergilerinde yer bulamayan insanlara destek vermek.Eğer sizin göndermediğinizi bilseydim yayınlamazdım.Bundan dolayı sizden özür dilerim.Yazınızı kaldırıyorum hoşçakalın.,


Çok iyi niyetli olduğunu söyleyen bu arkadaşlar denemenin altına ne yazık ki isim belirtmeyi unutmuşlar.(kaldırılan deneme dışındaki iki yazı hala sayfada )Hatta arşiv bölümlerindeki diğer yazılara da isim eklemeyi unutmuşlar.Yazılara yorum yazdım yayınlanmadı.Mail gönderip sorunun çözülmesini istedim aldığı yanıt:

Canımı sıkmayın olurmu?Elinizden geleni ardınıza koymayın...Yazılarını sevsinler...

Yazma serüvenim ben arayışında başka bir şey değil.Her harf katibine dair ip ucu verir.Harfeler ben'in ip uçları aslında.Bize çok iyi niyetli ve basit gelen bir eylem bir başkası üzerinde olumsuluklara neden olabilir.Hakkımız olmayana el uzatmak hırsızlıktan farklı bir eylem değildir.
Canı çok sıkılmış olan iyi niyetli arkadaşımız hakkı olan sınırlar dahiline iyi niyet sergilese belki can sınkıntısını da giderir.
Bloglarda yazan arkadaşlar sitedeki yazıları gözden geçirmenizi önerirm.Kim bilir belki size de destek olmayı istemiştir bu KÜLTÜR dergisi.
(Yazılar kaldırılıdgından linki kaldırdım.)
Bu yazılar eminim size de tanıdık gelmiştir :).Ben isim göremedim siz de bakın varsa bana nerede olduğunu söyleyin lütfen.Hepinize sevgiler...
AYLAKADAM seni şimdi daha iyi anlıyorum :)

9 Şubat 2008 Cumartesi

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ...

Yüreğini masallar diyarında büyütebilmiş olanların diğerlerinden çok daha şanslı olduğuna inandım hep.Masalların ortak özellikleri vardır.Tüm masal kahramanları ağır sınamalardan geçerler, haksızlığa maruz kalırlar kimi zaman ,ve tüm beşerlerde olduğu gibi bol hüzün barındıran anlar eşlik eder onlara da.Doğrulardan taviz vermedikleri müddetçe masallardaki kahramanların sonu aynıdır;zafer kazanıp-mutlu olmak.
Masallardadır iyiliğin kötü olana her daim galip gelebilmesi.Masallar eşliğinde büyüyenler farkında olmadan masallardaki değerleri nakış nakış işlerler yüreklerine.Masalların onlara armağanıdır iyliğin her daim galip geldiğine olan inançları ve masallardan kalan bir mirastır masum bir çocuğu içlerinde sürekli barındırabiliyor olmaları.
Çocukuğum yüzlerce masal kahramanın hayali arkadaşlığıyla geçti.Anneannem ve teyzelerim masal zengini kimselerdi.Her gece masal anlatacak birini bulmak mümkündü köy evinde.Okula başlama vakti geldiğinde annemlerin yanına taşındım okumayı sökünceye kadar masallardan mahrum kaldım orda.Galiba şehir hayatıyla iş temposunu bir arada götürenler masallara ayıracak vakit bulamıyorlardı.Okumayı öğrenir öğrenemez Grim Kardeşler ve Anderson masallarının büyülü dünyasında buldum kendimi.Hayal gücüm hiç sınır tanımyordu , olmazlara yer yoktu hayatımda.Pervasızca hayal kurardım, sihirli değneklerim ,gerektiğinde uçmamı sağlayan kanatlarım olurdu.Üzüldüğüm anlarda kahraman gibi hissederdim kendimi güzel davarandıkça kazanacağıma inanırdım.Can sıkıntısı nedir bilmezdim.Kurulacak bir hayalim, düşüleyecek bir masal kahramanım olurdu hep.
Tatilde yeğenimin yanındaydım, yolculuk boyunca onu masallarla uyutmayı düşledim.Ve daha ilk masalımda fark ettim ki masal kahramanlarımı bir araya getiremiyorum, yaşadıkları maceraları birbirine karıştırıyorum.Derin bir sızıya neden oldu Zeyenep'e anlatacak bir masalımın olmadığını fark etmek...
Masalların bana bıraktığı mirası derinliklerimde hissediyorum hala ve kaybetmedim de onlara olan inancımı.Sadece derinden beni sarsmasına izin verdiğim olayların hafızamdaki güzellikelri derinlere gömdüğünü ve hafızmın tahtına kurulduklarını fark ediyorum.
Ben yeniden okumya koyuluyorum tüm masalları ,okudukça öze yaklaştıracakalrından kuşkum yok beni.
Masallara merhaba yeniden, Zeynep'lere anlatacak masalarım olsun ve bir masal mirası bırakabileyim diye onların da yüreklerine...