20 Ekim 2008 Pazartesi

Kaşif bir ben...



Zaman akıp gidiyor her geçen dakika ruhumu zenginleştiriyor. Çocukluğumdan beri ilk kez hayret edebilme yetimi bu kadar cömert kullanıyorum. Gözlerimin önündeki ülfet perdesini aralayana teşekkürlerim göğe merdiven oluşturacak denli çok olsa, gene de eksik kalır.

Yazmak istediğim çok şey var, yazmak için ise 15 dakikam ( bu 15 de çalıntı zaman kitaptan).

İki karpuz bir koltuğa sığmaz sözüne inat bir koltuğa üç karpuz sığdırmayı deniyorum. Zorlanıyorum, yoruluyorum ama keşfediyorum... Anlıyorum, hiçbir mekana sığmayanın küçüçük bir kalbe sığıdını. Ve iliklerime kadar küçücük bir kalbe kainat sevgisinin nasıl sığabildiğini hissediyorum...

''Güzel bakan güzel görür. Güzel gören hayatından lezzet alır.'' Yıllardır nazardaki sırrı çözmeye çalışırım. Nazarıma bir dokunuş mu oldu? Kayıplarımdan zaman zaman sorumlu tuttuğum masallarım masumiyetini mi kanıtlamak istedi?Onlara olan özlemimin burun direklerimi sızlattığı anda ötelerden bir peri mi gönderdi bana masallarım?

Sorularımı çoğaltabilirim ama ben bilirim ki tüm sroularımın cevabı hep bir'de birleşecek. Tüm olayların, tüm keşiflerin , tüm nazarların arkasındaki bir'de gizlidir cevap.

Yazarlık okulunu, Zeynep'i, arkadaşalrımı, öğrencilerimi, çiçekleri, Defne'yi,dernekteki çalışmaları, dil odasını, kitap incelemeyi, kitap yazmayı, her hafta okuduğumu anlatmayı, günde 5 saatlik uykularla yetinmeyi seviyorum. Hatta Cengiz'i bile seviyorum :)...

Sizi de seviyorum... Uzun uzun keşfettiklerimi yazacağıma söz veriyorum. Ders kitaplarındaki düzeltmelerden sonra. Bana ayrılan ( çaldığım ) dakikalar doldu, kulaklarımda Selda Hanım'ın sesi ;

'' Sevcan Hanım, biraz daha zorlasanız, baskı için bekliyoruz...''

Vicdan azabı duydum galiba, bundan dolayı bugünkü uyku zamanı 4.45 dakikaya indirilmiştir.

Hayret edebilme duygusunun hepinizde tüm ihtişamıyla canlanmasını dilerim. ''Hayret'', hayret ne güzel şeymişsin sen :). Seni bize verene gökteki yıldızlar adedince teşekkür ederiz...


NOT; Bir masal yazma vakti benim için şimdi. Sizce Uyuyan Güzel, Kırmızı Başlıklı Kız ya da Pamuk Prenses günümüzde yazılsaydı, masalın seyri nasıl olurdu?