kaç(a)mak
Otobüs koltuğuna yerleşiriz keyifle, yolculuklarımızın vazgeçilmezleri olan çikolata, bisküvi, okumayı planladığımız kitabımız yol arkadaşlarımızdır.
Yolculuğumuzun ilk anlarındaki kolonya ikramı seyahat başlangıcının habercisidir .
Terminal çıkışı alınan çıkış belgesi bizim tüm yüklerimizden uzaklaşabilmemizin resmi onayıdır. Tekerlekler hızla dönerken alınan her kilometre bizi biraz daha uzaklaştırır rutinlerimizden. Bir an her şeyden azat edildik sanırız. Beynimizdeki tüm düşünceler sanki resmi tatil hakkı tanımışlardır bize. Pencereden seyrettiğimiz hızla değişen kareler bizi düşüncelere daldırır.Değişen manzaraya ayak uydurmak istercesine hafızamız geçmişe bir yolculuğa çıkarır bizi.Anımsarız yaşadıklarımızı, hüzünlerimizi ,neşemizi.Bir bir anılar
çıkar hafızamızın sahnesine. Geride bıraktıklarımız aslında kaçmak istediklerimizi çoğalmıştır.Biz kendimizle kalmışızdır, ne yetişilecek ders, ne bakılacak telefon, ne de dolanılacak net sayfası vardır elimizde.Kaçış yoktur kendimizden.Yolculara bakıp hayalimize egzersiz yaptırmanın da bir anlamı yoktur.Çünkü bundan sonra artık her manzara bize bizi düşündürür.Baktığımız her şeyde kendimizi düşünürüz.Biz bize farklı duygular yaşatırız.Aynı bene kızarız, aynı beni sorgularız, aynı bendir ümitsizliğe düşüren bizi ve aynı bendir umuda yeleken açtıran bize.Biz bizim ve bırakmak istediklerimizin kuşatması altındayızdır.
Pencereden dışarı bakarız bizden uzaklaşabilmek için, gökyüzü ve denizdir sadece görünen.
Kocaman gemilerin su üstünde durabiliyor olmalarına hayret ederiz. Gecenin bir vakti yıldızlara deniz üstünden bakabilmenin heyecanını yaşarız.Hz.Yunus gelir aklımıza.Balık karnında iken yitirmemişti ya umudunu.Denizin ortasındayım ben de diyerek yürekten isteriz O’ndan.Kalbimiz biraz buruk, ruhumuz daha dingindir.Bir süre sonra göz kapaklarımız ağırlaşır , evlerinde yataklarına boylu boyunca uzanıp uyuyabilen insanların ne kadar şanslı olduğunu düşünerek teslim ederiz kendimizi defalarca bölünmeye mahkum olan uykunun kollarına