2 Eylül 2007 Pazar

iyilik yap iyilik bul




Hayatımızı anlamlı kılan, ona tutunmamızı sağlayan hayallerimizdir.Kimi hayallerimiz içine sadece ben’i ve onu alacak kadar dardır , kimi hayallerimiz de dünyayı kucaklayacak kadar engindir.Kapsama alanı bu denli geniş olan hayallerimizi ayakta tutabilmek zordur.Böyle hayallerin içinde kendimizle birlikte bizim dışımızdaki yüzlerce insan için de hayal ederiz çünkü.
Bu hayallerimizde dünyayı kurtarırız , kötülüğü savar, iyiliği taç ederiz her beşerin başına.
İnsanların değeri himmetleri ile doğru orantılıymış, hedeflerimizin büyüklüğü yürek büyüklüğümüzle eşittir.Kendimizin dışında birleri için de hayal kurabildiğimiz ölçüde değerliyiz aslında.Benim mutluluğum kadar önemliyse ötekinin mutluluğu , benim değerim benimle sınırlı değildir artık(ötekinden de bir değer katılmıştır bana).
Günümüzde yüreklerimizin küçülmesindendir büyük hayallerimizi ayakta tutma başarısızlığımız.’’Bir ben bu gidişatı nasıl değiştirebilirim? ya da ‘’Sana mı kaldı başkalarını düşünmek?’’ gibi cümleler bizi yolumuzdan döndürebilir.Tek başına insanın kapsama alanı geniş hayalleri ayakta tutması zordur.Büyük hayallerin beslenmeye, aynı gayeye odaklanmış yürekleri bilmeye ihtiyacı vardır.Bilmek yalnızlığı alır götürür ve hayal sahibi yeniden biat eder hayaline, yelkenlerini umuda açar.
Dünyayı daha yaşanılır hale getirebiliriz inancımı yitirdiğim anlarda tekrar ayaklandırabilmek için hayalimi izlediğim bir film vardır;’’ İyilik yap iyilik bul’. Bir öğretmenin yürek büyüklüğünü öğrencilerine yansıtmasının öyküsüdür bu.Küçük bir çocuğun öğretmeninden aldığı ilhamla yaşadığı kasabayı daha yaşanılır kılabilme mücadelesidir.
Her yıl ortasında öğrencilerime mutlaka izlettiğim ve üzerinde uzun uzun konuşmalar yaptığım bir filmdir ‘’Pay it forward’’.
Her birimiz ehad ismini kabiliyetimiz nispetinde tecelli ettiririz. Benden bir tane daha yok yeryüzünde, daha önce de olmadı, benden sonra da olmayacak.Ben orjinalim, öyle ise ben dünyaya farklılık getirebilirim.Siz de getirebilirsiniz…
Trevor da farkılık getirmişti yaşadığı kasabaya.

15 yorum:

Adsız dedi ki...

ehad olma özelliği yoktur insanda..haşa ehadiyet rabbimizin bir sıfatıdır..bizdeki sadece ehadiyet sikkesi, turrası, hatemi olsa gerek..evet, her bir zihayatta, biri ehadiyet sikkesi, diğeri samediyet turrası bulunuyor. zira, bir zihayat ... hükmünde hayy-ı kayyumun tecelli-i ism-i azamını gösteriyor. işte, ehadiyet-i zatiyeyi, muhyi perdesi altında bir nevi gölgesini gösterdiğinden, bir sikke-i ehadiyeti taşıyor.

Adsız dedi ki...

sevgili almina yazıda ehad olma şartını ''benden bir tane daha yok yeryüzünde'' gerçekliğine ilintilemişsin.zira bu ehadiyetin bir cüzü olmakla beraber bütünü değildir..ehad olmak hiç değildir..

Adsız dedi ki...

biz ehad olan bir zatın kulları olduğumuz için O kendi ehadiyetinin bir cüzünün cilvelerine ayine yapmış bizi..

Adsız dedi ki...

sure-i ihlasta malum sadece Allah (cc)anlatılır..ordaki bir ayette ehad sadece Allahtır der..rububiyet iktiza eder ki rab ile kul aynı sıfatı paylaşamasın..mesela biz hayattayız ama hayy değiliz sadece hayy isminin bir cilvesine (sadece bir)muvakkaten ayineyiz..bu minvalde düşünülürse ehad da değiliz samed de değiliz vs..

Adsız dedi ki...

sure-i ihlastaki mezkur ayetin mefhum-u muhalifinden siz ehad değilsiniz manası sarahaten çıkar..

almina dedi ki...

mp;
ehad derken Allah'ın ehad isminin insan üzerindeki tecellisini kast ettim ben.HER insan şahsına münhasırdır, orjinaldir, tektir.
Yanlış bir tabir olduysa affola.
Yoksa elbette ki salt ehadiyet sadece O'na mahsustur.

Adsız dedi ki...

Sevcan Hocam ben öğrenciniz Murat Çelik'in arkadaşı Neslihan.Beni sitenize Murat yönlendirdi.Gerçekten çok beğendim.Yazılarınız çok güzel ve insanların içini okuyor.Her zaman ufkumuzu genişletebilmeniz dileğiyle.Sevgiler......

almina dedi ki...

nesli;

Hos geldin, yazıları beğenmen beni mutlu etti.Paylaşmak satırlar aracılığıyla da olsa çok güzel :).

Adsız dedi ki...

Hoşbuldum:)Paylaştığınız satırlar kalpten geldiği için ben çok mutluyum.Tüm güzellkileri paylaşmak ve paylaştırmak dileğiyle.....

Adsız dedi ki...

sevgili müellif ve sevgili okuyucular;her ne kadar eleştirsek te bendeniz de bu satırları keyifle okuyanlar arasındayım bu böyle biline..

Adsız dedi ki...

okumakta olduğunuz blog sahibi insanlık için güzellikler ile bezeli büyük bir düşün gönüllüsüdür..tanırım aynen öyledir..yazıları da hayatı da vs hep bu minval üzeredir..muvahhid biridir..afat-ı semaviye ve afat-ı araziye ye karşı dirençlidir( her ne kadar bi kaç damla su onu ağlatsa da)hüsn-ü zan sahibi güvenilir emin biridir..ALLAH bu blog sahibinden ebeden razı olsun..biz de derin hoşgörüsüne sığınarak düşündüklerimizi aklımıza geldiği gibi yazıyoruz kusurlarımız affola..

almina dedi ki...

mp;
Teşekkür ederim hüsn-ü zannın için.Yazdıklarını okuyunca keşke gerçekten öyle biri olabilsem dedim.
Bu arada tavandan akan sayamayacağım kadar çok damlayı görseydin , gözlerimden akan damlaların onlardan daha az olduğunu görürdün :).

Eski dedi ki...

İnsanların değeri himmetleri ile doğru orantılıymış, hedeflerimizin büyüklüğü yürek büyüklüğümüzle eşittir...

ne kadar güzel yazılmışş

almina dedi ki...

Satırlardaki güzellikleri yaşantımıza uyarlayabilmemiz duası ile...

iDeA dedi ki...

Amaç Allah rızası olunca yapılan iyiliklerin nereye ve nasıl gittiği ve sonunda bize ne getireceği bizim için onemsiz kalır.Çünkü Amaç buyuktur ve Onun otesi yoktur.Belki onun buyukluğu kucukluklerin birleşiminden oluşmuştur ama sonuca bakınca insan için Kaf dağından daha yucedir.Ve o sindirilemeyecek kadar uludur.İşte iyiliklerimiz bu çerçevede olursa bir kasabaya değil bir devletle beraber bir dunyaya getiririz falklılığı.Allah'ın rızasını kazanmak ve sonunda hayata farklılık getirmek umuduyla...